Kategori: Uzman Görüşleri

  • Hamilelikte Ağız Mikrobiyomu ve Ruh Sağlığı – Bu Bağlantıyı Biliyor muydunuz?

    Hamilelikte Ağız Mikrobiyomu ve Ruh Sağlığı – Bu Bağlantıyı Biliyor muydunuz?

    Hamilelik, bir kadının hayatındaki en heyecan verici ama aynı zamanda en zorlu dönemlerden biri olabilir. Bu süreçte stres, kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal durumlar, sadece annenin değil, bebeğin sağlığını da etkileyebilir. Son araştırmalar, bu ruhsal durumların sadece beyindeki kimyasallarla değil, ağız mikrobiyomumuzdaki (ağzımızda yaşayan bakteriler ve diğer mikroorganizmalar) değişikliklerle de bağlantılı olabileceğini gösteriyor.

    Ağız mikrobiyomu genelde diş sağlığıyla ilişkilendirilir. Ancak, 2024 yılında yapılan bir çalışmada bilim insanları ağız mikroplarının beyin işlevlerini ve ruh sağlığını etkileyebileceğini keşfettiler. Peki, bu nasıl mümkün olabilir?

    Olası Mekanizmalar:

    •      Stresle ilişkili ağız kaynaklı iltihapların beyne ulaşması.

    •      Ağız mikroplarının merkezi sinir sistemi için önemli nörotransmitterlerin üretimini etkilemesi.

    •      Stresle değişen ağız mikrobiyomlarının bağırsaklara geçerek beyni dolaylı olarak etkilemesi.

    Yeni bir çalışmada, hamileliğin ikinci trimesterinde olan kadınlardan alınan tükürük örnekleri analiz edildi. Katılımcıların stres, kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu belirtileri değerlendirildi. Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi:

    1.   Mikrobiyal Çeşitlilik: Yüksek kaygı ve depresyon belirtileri olan kadınların ağız mikrobiyomunda daha fazla çeşitlilik (farklı bakteri türlerinin zenginliği) görüldü.

    2.   Mikrobiyomun Yapısındaki Değişiklikler: Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri yüksek olan kadınlarda mikrobiyomun genel yapısı değişmişti.

    3.   Ruhsal Duruma Özgü Değişiklikler: Stres, kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi farklı ruhsal durumlar, ağız mikrobiyomunda birbirinden farklı değişikliklere neden oluyordu.

    Bu bulgular, ağız mikrobiyomunun hamilelikte ruh sağlığı üzerinde ne kadar önemli bir rol oynayabileceğini ilk kez ortaya koydu.

    Neden Ağız Mikrobiyomu Bağırsak Mikrobiyomundan Farklı?

    Bağırsak mikrobiyomu uzun süredir ruh sağlığı ile ilişkilendiriliyor. Ancak ağız mikrobiyomu, bağırsak mikrobiyomuna göre daha özgün etkiler gösteriyor. Ağızdaki mikroorganizmaların doğrudan beyne ulaşabilmesi veya stresle doğrudan değişime uğrayabilmesi, bu farkın temel nedenlerinden biri olabilir.

    Anne Sağlığı İçin Uygulanabilir Öneriler

    Bu araştırma, hamile kadınların ağız mikrobiyomunu iyileştirmek için yeni yaklaşımların önünü açıyor. İşte bazı pratik öneriler:

    Probiotik Kullanımı

    Daha önce bağırsak mikrobiyomunun probiyotik tedavilerle hedef alınarak anne ruh sağlığını iyileştirdiği gösterilmişti. Benzer şekilde, ağız mikrobiyomunu hedef alan yaklaşımlar geliştirilebilir.

    Ağız mikrobiyomunu dengeleyen probiyotikler, yüksek stres ve zayıf ruh sağlığı yaşayan annelere fayda sağlayabilir.

    Diyet ve Oral Sağlık Tavsiyeleri:

    •      Anne adaylarının ağız mikrobiyomunu desteklemek için özel diyetler önerilebilir.

    •      Ağız sağlığını iyileştirmeye yönelik öneriler (düzenli diş fırçalama, ağız gargarası kullanımı vb.) stresi azaltmaya ve ruh sağlığını desteklemeye katkı sağlayabilir.

    Profesyonel Destek

    Hamilelikte ruhsal sağlığı desteklemek için ağız sağlığı uzmanlarına danışmak ve mikrobiyom dostu diş ürünlerini kullanmak iyi bir başlangıç olabilir.

    Bu çalışma, ağız sağlığının hamilelikte sadece fiziksel sağlık için değil, ruhsal sağlık için de kritik olduğunu gösteriyor. Anne adayları için ağız mikrobiyomuna dikkat etmek, stres ve ruhsal durumlarla başa çıkmada yeni bir yol olabilir. Sağlıklı bir ağız, hem annenin hem de bebeğin gelecekteki sağlığına katkıda bulunabilir.

    Kaynakça

    Alex, A. M., Levendosky, A. A., Bogat, G. A., & others. (2024). Stress and mental health symptoms in early pregnancy are associated with the oral microbiome. BMJ Mental Health, 27, e301100. https://doi.org/10.1136/bmjment-2023-301100

  • RSV Virüsü Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz?

    RSV Virüsü Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz?

    Bebeklerimizin sağlığı her anne için en önemli önceliklerden biridir. Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz gibi solunum sinsityal virüsü (RSV), bebekler ve küçük çocuklar için ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilen bir virüstür. Bu konuda bilinçlenerek bebeklerimizi daha iyi koruyabileceğimiz için bu yazımızda bilimsel araştırmalara dayalı bilgilerle RSV’yi anlamanıza ve bebeğinizi nasıl koruyacağınızı öğrenmenize yardımcı olacağız.

    RSV Nedir?

    RSV, özellikle bebeklerde bronşiolit ve zatürree gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarının en yaygın nedenidir. Araştırmalara göre, tüm bebeklerin %90’ı iki yaşına kadar RSV ile enfekte olur ve bu vakaların %40’ında alt solunum yolu enfeksiyonları gelişir (Baraldi ve diğerleri, 2022). Görüldüğü gibi RSV oldukça yaygındır ve ciddi hastalıklara neden olabileceği gibi, çoğu zaman hafif soğuk algınlığı belirtileriyle de kendini gösterebilir.

    RSV’nin Bebekler Üzerindeki Etkisi

    Her yıl dünya çapında RSV nedeniyle 3 milyon çocuk hastaneye yatırılmaktadır. Bebeklerin %75’i önceden bilinen herhangi bir sağlık sorunu olmamasına rağmen RSV kaynaklı hastaneye yatmaktadır (Baraldi ve diğerleri, 2022; Esposito ve diğerleri, 2022). Bu oranlar sizi korkutmanın aksine bunlarla karşı karşıya gelirseniz ne kadar yaygın olduğunu hatırlatabilir.

    Doğum Ayı ve RSV Riski

    İlginç bir bilimsel araştırmada bebeğin doğduğu ayın RSV riskini etkileyebileceğini ortaya koymuştur.

    • Ekim-Aralık aylarında doğan bebekler, RSV sezonuna çok küçük yaşta girdikleri için daha savunmasızdır ve ciddi enfeksiyon ve hastaneye yatma riski daha yüksek olabilir.
    • Mayıs-Eylül aylarında doğan bebeklerin ilk RSV sezonunda hastalanma riski daha yüksektir ancak ilk maruz kaldıklarında genellikle daha büyük oldukları için daha hafif belirtiler gösterirler. Yine de RSV’ye karşı oldukça dikkatli olunmalıdır (Gantenberg ve diğerleri, 2024).

    Hastalığın Kasım- Aralık aylarında başlayıp, Ocak-Şubat aylarında zirveye ulaştığını ve Nisan ayı sonunda sona erdiğini göz önüne aldığımızda bu şaşırtıcı olmamalıdır.

    Anne Sütünün Koruyucu Gücü

    Anne sütü, bebeklerin bağışıklığını güçlendiren doğal bir mucizedir. 2000-2021 yılları arasındaki çalışmaları inceleyen geniş kapsamlı bir araştırmaya göre, yalnızca anne sütüyle beslenen bebeklerde RSV enfeksiyonları ve hastaneye yatış oranlarının önemli ölçüde daha düşük olduğu tespit edilmiştir (Mineva ve diğerleri, 2023). Özellikle yaşamın ilk dört ayında sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde RSV’ye bağlı ciddi hastalık riskinin belirgin bir şekilde azaldığı bulunmuştur. Anne sütü, bebeklerimiz için “doğanın ilk aşısı” olarak tanımlanabilir.

    Korunma Yöntemleri

    Bilimsel çalışmalar, RSV’ye karşı koruma sağlamak için farklı yaklaşımlar geliştirmektedir. Bunlar arasında anne aşılaması, uzun etkili monoklonal antikorlar ve pediatrik aşılar yer alır:

        1.  Anne Aşılaması: Gebelik sırasında yapılan aşılar, plasenta yoluyla bebeğe antikor transferi sağlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bu yöntemin ilk dört ay boyunca RSV enfeksiyonlarını önlemede %70’in üzerinde etkili olmasını hedeflemektedir (Baraldi ve diğerleri, 2022).

        2.  Uzun Etkili Monoklonal Antikorlar: Tek doz uygulanan bu antikor, tüm RSV sezonu boyunca koruma sağlar. Klinik çalışmalarda, bu yöntemle RSV’ye bağlı hastaneye yatışların %83 oranında azaldığı görülmüştür (Esposito ve diğerleri, 2022).

        3.  Hijyen Önlemleri: El yıkama, yüzeylerin temiz tutulması ve kalabalık ortamlardan kaçınma gibi basit önlemler, RSV’nin bulaşmasını önlemede oldukça etkilidir (Baraldi ve diğerleri, 2022).

    Bu yöntemleri doktorunuza danışarak değerlendirebilirsiniz.

    Pozitif Bir Bakış Açısı

    RSV, ciddi bir sağlık sorunu olsa da bu konuda yapılan çalışmalar umut vericidir. Yeni aşılar ve tedaviler sayesinde RSV’ye bağlı hastalık yükü azaltılabilir. Özellikle uzun etkili antikorlar ve anne sütü gibi doğal koruma yöntemleri, bebeklerimiz için güçlü bir savunma oluşturabilir.

    Önemli Hatırlatma

    Bu yazıda sunulan bilgiler, bilimsel araştırmalara dayanmaktadır. Ancak, her bebeğin sağlık durumu farklıdır. Bu nedenle, RSV’ye karşı bir koruma yöntemi seçmeden önce mutlaka bir doktora danışın. Unutmayın, bebeklerimizin sağlığını en iyi şekilde koruyabilmek için uzman tavsiyesi almak her zaman en doğru yaklaşımdır.

    Kaynakça

    Baraldi, E., Checcucci Lisi, G., Costantino, C., Heinrichs, J. H., Manzoni, P., Riccò, M., & Vassilouthis, N. (2022). RSV disease in infants and young children: Can we see a brighter future? Human Vaccines & Immunotherapeutics, 18(4). https://doi.org/10.1080/21645515.2022.2079322

    Esposito, S., Abu Raya, B., Baraldi, E., Flanagan, K., Martinon Torres, F., Tsolia, M., & Zielen, S. (2022). RSV prevention in all infants: Which is the most preferable strategy? Frontiers in Immunology, 13, Article 880368. https://doi.org/10.3389/fimmu.2022.880368

    Gantenberg, J. R., van Aalst, R., Bhuma, M. R., Limone, B., Diakun, D., Smith, D. M., Nelson, C. B., Bengtson, A. M., Chaves, S. S., La Via, W. V., Rizzo, C., Savitz, D. A., & Zullo, A. R. (2024). Risk analysis of respiratory syncytial virus among infants in the United States by birth month. Journal of the Pediatric Infectious Diseases Society, 13(6), 317–327. https://doi.org/10.1093/jpids/piae042

    Mineva, G. M., Purtill, H., Dunne, C. P., & Philip, R. K. (2023). Impact of breastfeeding on the incidence and severity of respiratory syncytial virus (RSV)-associated acute lower respiratory infections in infants: A systematic review highlighting the global relevance of primary prevention. BMJ Global Health, 8, e009693. https://doi.org/10.1136/bmjgh-2022-009693

  • Anne Yorgunluğu (Mom Burnout) ve Kendine Zaman Ayırmanın Psikolojik Önemi

    Anne Yorgunluğu (Mom Burnout) ve Kendine Zaman Ayırmanın Psikolojik Önemi

    Anne olmak denince şüphesiz en çok fedakârlık kelimesi akıllara geliyor. Fiziksel olarak yorucu olan bu yolculukta şüphesiz psikolojik olarak da etkileniyoruz. Çocuğunuzun ihtiyaçlarına yetişmeye çalışırken, mükemmel anne olma arzusu sizi psikolojik ve fizyolojik olarak tüketebilir. Bu sürece girmeden durmanız gerektiğini fark etmek lazım ama bazen bu tükenmişliği anlamak için yaşamak gerekiyor.

    Tükenmişlik Neden Olur?

    1- Duygusal Yüklenme: Anne olarak her şeye yetişme isteği, çocuk veya çocukların ihtiyaçlarının sadece anne tarafından karşılanması, annenin birden fazla kişiye (örneğin anneanne, dede vb.) bakması, annenin kendi çocukluk travmalarını yansıtması (öfke, fedakârlık, çocuğa yapışma, reddetme gibi).
    2- Destek Eksikliği: Eş veya sosyal çevreden destek görmeme ya da kendinden başkasına güvenmeyip çocuğunu teslim etmeme.
    3- Mükemmeliyetçilik: Her şeyin en iyisini yapmalıyım hissi ile hareket etme.
    4- Kendi İhtiyaçlarını Görmezden Gelme: Annenin kendi sosyal hayatına ve kendine zaman ayırmaması.

    Psikolojik Etkileri Nelerdir?

    Anne olarak yaşadığınız yorgunluk sizi anksiyete, depresyon ve özgüven eksikliğine sürükleyebilir. Özellikle bebekliğinizde ve çocukluğunuzda kendi annenizle yaşadığınız deneyimler tükenmişliğinizi besler. Bazı anneler göremedikleri ilgiyi çocuklarına yapışarak, bazı anneler ise çocuklarını reddederek bu tükenmişliği besler. Burada şunun unutulmaması gerekiyor; anne çocuğunu reddetse dahi bu tükenmişliği yaşayabilir çünkü çocuğun olması bile bu durumu yaşayan anneler için tükenmişliği besler.

    Kendinize Zaman Ayırmanın Önemi

    1- Psikolojik Denge: Mindfulness egzersizleri, duygu günlüğü, sanatsal aktiviteler, evinizde kendinize ait bir köşe yaratıp zaman geçirmek.
    2- Duygusal Yenilenme: Sevdiğiniz bir aktiviteye vakit ayırmak, beyinde mutluluk hormonlarını artırarak daha pozitif hissetmenizi sağlar.
    3- Çocuğunuz için Rol Model Olma: Kendi çocukluğunuzda ihmal edilmiş biriyseniz, bu durumu terapi alarak fark edip çocuğunuzla ilişkinizi inşa edebilirsiniz. Kötü bir çocukluk geçirmiş olmanız sizin de kötü bir anne olacağınız anlamına gelmez.

    Destek Sistemleri ve Çözüm Önerileri

    • Sorumluluk Paylaşımı: Evde yaşayan yetişkinlerle (baba, bakım verenler) eşit sorumluluk almaya özen gösterebilirsiniz. Burada sorumluluk vermekte zorlanıyorsanız, altında yatan duyguyu bulmak gerekir.
    • Zaman Yönetimi: Eşit veya eşite yakın sorumluluk alarak gününüzü organize edebilirsiniz. Böylece günün belli saatinde kendinize dinlenmek için bile olsa zaman ayırabilirsiniz.
    • Profesyonel Destek: Tükenmişlik aşamasındaysanız bir terapistle çalışarak bu durumun nelerden kaynaklandığını bulabilirsiniz. Böylece farkındalığınız da artmış olur.
    • Kendi İsteklerinizi Keşfetmek: Unutmayın, anne olmanın yanında siz de bir insansınız. Anne olmadan önce de bir hayatınız vardı. Nelerden zevk aldığınızı ve bunlara zaman ayırabileceğinizi keşfedin.

    Anne olmak sizde güzel duygular yarattığı gibi, anlamlandıramadığınız negatif duygular da yaratmış olabilir. Herkesin deneyimi başkadır. Anne olmanın sırrı her şeyi mükemmel yapmak değil; kendinize de aynı şefkati gösterebilmektir. Siz kendinize şefkat gösterdikçe çocuğunuz da ileride kendisine şefkat göstermeyi bilecektir.

  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (17 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (17 Ocak 2025)

    Ay, Başak burcunda ilerliyor. Detay gerektiren işlerimize başlayabiliriz. Finansal konuları çözümlemek için uygun bir zaman dilimi.
    Bağırsaklar ve sindirim sistemimize dikkat etmemiz gerekiyor.

    Güneş – Neptün destekleyici açısı, ruhsal açıdan kendimize dönmek için bize destek oluyor. Meditasyon ve yoga gibi ruhsal faaliyetler ruhumuza iyi gelebilir. Sanat gücümüzü ortaya koyarak yapılan işler için de bu açıdan faydalanabiliriz. Aynı zamanda insanlara yardım eli uzatmak için de güzel bir enerji mevcut. Bu etkinin süresi yaklaşık 5 gün sürecek.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (16 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (16 Ocak 2025)

    Bugün Ay, saat 7:10 ile 19:45 arasında boşlukta olacaktır. Bu zaman dilimi, yarım kalan işlerin tamamlanması için oldukça uygun. Acele kararlar almak yerine, mevcut durumları gözden geçirebilir ve düzeltmeler yapabiliriz. Saat 19:45’ten sonra ise Ay, Başak burcuna geçiyor. Bu enerjiyle birlikte planlama yapmak, detaylara odaklanmak ve organize olmak için harika bir fırsat yakalayabilirsiniz. Ancak Başak burcundayken eleştirilere daha açık olabileceğimizi unutmayalım.

    Bugünün önemli bir diğer etkisi ise Mars ve Güneş arasında oluşan karşıt açı. Bu enerji, çatışma ve tartışma potansiyelini arttırır. Farklı görüşlere sahip insanlarla karşılaşabilir, anlaşmazlıklar yaşayabilirsiniz. Enerjinizi doğru kullanmak, hedeflerimize yönelmek ve kontrollü bir tutum sergilemek bu dönemde çok önemli. Otorite figürleriyle zıtlaşma ve gereksiz rekabete girme eğiliminde olabilirsiniz. Bunu yanı sıra, çıkarlarımızı göz ardı ederek fevri kararlar almanız hata yapma riskini yükseltebilir.
    Bugün özellikle dikkatli olunması gereken bir diğer konu ise kaza ve yaralanma riski. Fiziksel ve duygusal anlamda sakin kalmaya özen gösterin. Enerjinizi bilinçli bir şekilde yönlendirmek, hem çatışmalardan uzak durmanıza hem de bu zorlu etkileri avantaja çevirmenize yardımcı olacaktır.

    Unutmayın doğru bir odaklanma ve sabırla, bu etkileri aşmak ve günü verimli bir şekilde değerlendirmek sizin elinizde!
  • Smoky Eyes: İçsel Güç ve Kendini İfade Etme

    Smoky Eyes: İçsel Güç ve Kendini İfade Etme

    Smoky eyes, sadece gözleri değil, ruhu da vurgulayan etkileyici bir makyaj tarzıdır. Koyu tonlarla yapılan bu göz makyajı, bir kadının içsel gücünü dışa vurma biçimi olabilir. Gözler, kelimelerle ifade edilemeyen duyguları taşır ve smoky eyes bu duyguları derinleştirir, güçlendirir.

    Smoky eyes makyajı, bir kadının kendini özgürce ifade etmesinin ve toplumsal beklentilerden bağımsız bir kimlik yaratmasının simgesidir. Siyah veya koyu tonların kullanımı, gizem ve güç ile ilişkilidir. Bu makyaj, bir kadının özgüvenini artırır ve kendisini daha güçlü hissetmesini sağlar.

    Teknik Adımlar

    1. Hazırlık: Göz çevresine makyaj bazı ve kapatıcı uygulayarak göz makyajınızın daha uzun süre dayanmasını sağlayın.
    2. Far Uygulaması: Koyu bir ton (siyah veya kahverengi) dış köşelere uygulanır. İç kısımlarda daha açık tonlarla geçiş yaparak derinlik yaratılır.
    3. Geçiş ve Harmanlama: Fırça ile renkleri yumuşakça karıştırarak belirgin geçişlerden kaçının.
    4. Eyeliner ve Maskara: Göz çevresine belirgin bir eyeliner ve bol maskara ile dramatik bir etki yaratılır.
    5. Son Dokunuşlar: Dudaklar sade tutulur (nude tonlarda ruj), böylece gözler ön plana çıkar.

    Smoky eyes, sadece dış güzelliği değil, bir kadının içsel dünyasında yarattığı değişimi de simgeler. Koyu renklerin kullanımı, özgüven ve güçlü bir kimlik duygusunu tetikler. Bu makyaj, yalnızca dışsal değil, içsel bir özgürlüğü de ifade eder.

    Sevgiler 😊

  • Çocukları Cinsel İstismardan Koruma ve Cinsel Eğitim

    Çocukları Cinsel İstismardan Koruma ve Cinsel Eğitim

    Her gün ismini ve yaşını bilmediğimiz çocuklar, aile bireyleri tarafından fiziksel, cinsel ya da duygusal ihmal veya istismara uğruyor. Medya aracılığıyla duyduklarınızdan ve gördüklerinizden başka, nice içe atılmış öyküler, sessiz çığlıklar ve kabus dolu günler yaşanıyor.

    Bütün bu gerçeklerle kaçarak değil, bilgilenerek ve etrafımızı doğru bilgi ile buluşturarak savaşabiliriz. Çocuklarımızı korumanın tek yolu eğitimdir.

    Çocuğuma Cinsel Bilgiler Verirken Nelere Dikkat Etmeliyim?

    Çocuklarınıza cinsel eğitim verirken ya da onun sorduğu bir soruyu cevaplarken dikkat etmeniz gerekenler:

    1. Doğru Zaman: Çocuktan talep geldiği zaman veya anne-baba gereksinim duyulduğunu hissettiği zaman verilen bilgi en uygunudur. 3 yaşından itibaren doğru bilgi ile çocuk buluşmalıdır.
    2. Gelişim Dönemine Uygun Bilgi: Çocuğun gelişim dönemine uygun bilgilendirme yapılmalıdır. Yaşından fazla bilgi çocukta kafa karışıklığı yapabilir.
    3. Kısa ve Net Cevaplar: Kısa, gerçek ve net cevaplar vermelisiniz.
    4. Beden Dili: Yetişkinin beden dili, konuşulanların içeriğinden ve kullanılan dilden daha önemlidir. Bu nedenle konuşurken yüz ifadenize, ses tonunuza dikkat etmelisiniz.
    5. Bilgi Veren Kişi: Bilgi veren yetişkinle özdeşim, duygusal olgunluğu kolaylaştırdığı için kız çocuğuna annenin, erkek çocuğuna ise babanın bilgi vermesi daha doğaldır.
    6. Gebelik ve Doğum: Gebelik ve doğumla ilgili bilgilendirmede, acılar ve sıkıntılar değil anne olmanın güzelliği anlatılmalıdır.
    7. Bilimsel Terimler: Cinsel organlar çeşitli adlandırmalar ile değil “vajina”, “penis”, “testis”, “meme” gibi bilimsel adları ile öğretilmelidir.
    8. Üstünlük Algısı: Erkek çocuğa, penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığı, yetişkinlerin bu organa odaklanmayıp doğal olarak algılamalarıyla öğretilebilir.
    9. Vücut Farklılıkları: Çocuk, anne-babasının vücudunu görmek ister. Bunu doğal olarak kabul etmek gerekir. Çocuk ne kadar küçük yaşta anne-baba farkını görürse o kadar az soru sorma ihtiyacı hisseder.
    10. Reddetme ve Azarlama: Reddetme ve azarlama tepkileri gösterilmemelidir. Çocuk kendini suçlu hissetmemelidir.
    11. Cinsiyete Uygun Giydirme: 3-4 yaşından sonra cinsiyete uygun olarak giydirme ve rol beklentileri geliştirme, oyuncak seçimi, cinsel kimliğe uygun ebeveyn ile iletişim önem kazanır.
    12. Özel Alan: Çocuğa cinsel organını keşfederken, bunu herkesin önünde yapmanın uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğa vücuduna sahip çıkabileceği, başkalarının dokunma isteğine hayır diyebileceği anlatılmalıdır.
    13. Büyüklerin Dokunması: Özellikle de çocuğa kendisinden büyük kişilerin cinsel organına dokunmasının uygun olmadığı anlatılmalıdır.
    14. İstismar Durumunda: Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (15 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (15 Ocak 2025)

    Ay Aslan burcunda ilerliyor. Bu 2.5 günlük zaman diliminde yaratıcılığımız artabilir. Hobilerimize zaman ayırabilir, yeni projelere başlayabiliriz. Ancak egoyla hareket etme eğiliminde olabiliriz., bu nedenle dengeli olmaya özen göstermeliyiz. Kalp ve sırt ağrılarına karşı da dikkatli olalım.
    Yarın tam açı yapacak olan Mars – Güneş karşıt açısının etkisi şimdiden başladı. ve 4-5 gün boyunca etkili olacak. Bu dönemde enerjimizi doğru kullanmalı ve hedeflerimize odaklanarak yönlendirmeliyiz.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (14 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (14 Ocak 2025)

    Bugün derinden etkileniyoruz.
    Saat 01:26’da Yengeç burcunun 23 derecesinde bu yılın ilk dolunayı gerçekleşiyor. Bu dolunay, retro hareketinde olan savaş ve mücadele gezegeni Mars eşlik ediyor. Ayrıca Plüton ile karşıt, Chiron ile kare açı yapıyor. Bu nedenle etkileri oldukça sert olabilir ve duygusal patlamalar yaşanabilir. Geçmişten gelen travmalar tetiklenebilir, yüzleşmeler gündeme gelebilir.

    Gayrimenkul konuları ve aile içi meseleler ön planda olabilir. Geçmişle barışma süreci yaşanabilir. Bu dolunayla birlikte herkes niyetini ortaya koyacak, hiçbir şey ‘gri’ kalmayacak. Herkes ektiğini biçecek. Ancak Mars, Yengeç burcunda rahat etmediği bir konumda olduğu için içsel dengemiz bozulabilir. Yengeç dolunayında duygularımızı bastırmamız zor olacaktır. Bu dönem, nostaljik bir hava taşıyor.

    Dolunay haritasında yükselen burç Terazi, yöneticisi Venüs ise Balık burcunda. Venüs’ün bu konumu, zorlayıcı duygulara rağmen bir nebze de olsa rahatlama ve denge sağlayabilir. Ancak POLLUX sabit yıldızının dolunay etkisine eşlik etmesi, duygularımızın karanlık yönüyle yüzleşmek zorunda kalacağımızı gösteriyor. Bu yüzleşmeden güçlenerek çıkabiliriz. Dolunayın etkisiyle alınan kararlar kadersel ve uzun vadeli olabilir. Dolunayın etkisi yaklaşık 15 gün sürecektir.

    Aynı gün Venüs- Jüpiter karesi aktif hale geliyor. Bu açı, harcamalarda aşırılığa kaçmamamız ve finansal risklerden uzak durmamız gerektiğini vurguluyor. Bu etki 5 gün boyunca hissedilebilir.

    Ay, saat 07:45 ile 12:12 arasında boşlukta olacak ve ardından Aslan burcuna geçiş yapacak. Bu süre zarfında önemli işlerimizi Ay boşluktayken yapmamaya özen göstermeliyiz.

    Bu dönem, içsel dengemizi korumaya çalışarak yüzleşmeleri fırsata dönüştürmek için uygun bir zaman olabilir.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (13 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (13 Ocak 2025)

    Ay, Yengeç burcunda ilerliyor ve duygularımız yoğun olabilir. Aile ile ilgili konular ön plana çıkabilir. Bu süreçte mide, göğüs bölgesi ve öksürük gibi sağlık sorunlarına karşı dikkatli olunması gerekebilir.

    Mars – Neptün ve Güneş- Uranüs üçgen açısı tam kavuşumda: bu etkileri en çok bugün hissedebiliriz. İlham ve yaratıcılığımızı kullanarak önemli sonuçlar elde edebiliriz. Bu açı, hayalleri gerçeğe dönüştürmek için en güçlü enerjilerden biridir. Alışılmışın dışına çıkarak farklı şeyler denemek gerekebilir.

    Yengeç burcunda gerçekleşecek olan zorlu dolunayın etkisi altına girmeye başladık. Enerjimiz düşük olabilir ve ruhsal olarak yorucu bir dönem yaşanabilir.

    Bu süreçte içsel dengenizi korumaya özen gösterin ve hayal gücünüzü pozitif bir şekilde kullanmaya çalışın.