Kategori: Uzman Görüşleri

  • Smoky Eyes: İçsel Güç ve Kendini İfade Etme

    Smoky Eyes: İçsel Güç ve Kendini İfade Etme

    Smoky eyes, sadece gözleri değil, ruhu da vurgulayan etkileyici bir makyaj tarzıdır. Koyu tonlarla yapılan bu göz makyajı, bir kadının içsel gücünü dışa vurma biçimi olabilir. Gözler, kelimelerle ifade edilemeyen duyguları taşır ve smoky eyes bu duyguları derinleştirir, güçlendirir.

    Smoky eyes makyajı, bir kadının kendini özgürce ifade etmesinin ve toplumsal beklentilerden bağımsız bir kimlik yaratmasının simgesidir. Siyah veya koyu tonların kullanımı, gizem ve güç ile ilişkilidir. Bu makyaj, bir kadının özgüvenini artırır ve kendisini daha güçlü hissetmesini sağlar.

    Teknik Adımlar

    1. Hazırlık: Göz çevresine makyaj bazı ve kapatıcı uygulayarak göz makyajınızın daha uzun süre dayanmasını sağlayın.
    2. Far Uygulaması: Koyu bir ton (siyah veya kahverengi) dış köşelere uygulanır. İç kısımlarda daha açık tonlarla geçiş yaparak derinlik yaratılır.
    3. Geçiş ve Harmanlama: Fırça ile renkleri yumuşakça karıştırarak belirgin geçişlerden kaçının.
    4. Eyeliner ve Maskara: Göz çevresine belirgin bir eyeliner ve bol maskara ile dramatik bir etki yaratılır.
    5. Son Dokunuşlar: Dudaklar sade tutulur (nude tonlarda ruj), böylece gözler ön plana çıkar.

    Smoky eyes, sadece dış güzelliği değil, bir kadının içsel dünyasında yarattığı değişimi de simgeler. Koyu renklerin kullanımı, özgüven ve güçlü bir kimlik duygusunu tetikler. Bu makyaj, yalnızca dışsal değil, içsel bir özgürlüğü de ifade eder.

    Sevgiler 😊

  • Çocukları Cinsel İstismardan Koruma ve Cinsel Eğitim

    Çocukları Cinsel İstismardan Koruma ve Cinsel Eğitim

    Her gün ismini ve yaşını bilmediğimiz çocuklar, aile bireyleri tarafından fiziksel, cinsel ya da duygusal ihmal veya istismara uğruyor. Medya aracılığıyla duyduklarınızdan ve gördüklerinizden başka, nice içe atılmış öyküler, sessiz çığlıklar ve kabus dolu günler yaşanıyor.

    Bütün bu gerçeklerle kaçarak değil, bilgilenerek ve etrafımızı doğru bilgi ile buluşturarak savaşabiliriz. Çocuklarımızı korumanın tek yolu eğitimdir.

    Çocuğuma Cinsel Bilgiler Verirken Nelere Dikkat Etmeliyim?

    Çocuklarınıza cinsel eğitim verirken ya da onun sorduğu bir soruyu cevaplarken dikkat etmeniz gerekenler:

    1. Doğru Zaman: Çocuktan talep geldiği zaman veya anne-baba gereksinim duyulduğunu hissettiği zaman verilen bilgi en uygunudur. 3 yaşından itibaren doğru bilgi ile çocuk buluşmalıdır.
    2. Gelişim Dönemine Uygun Bilgi: Çocuğun gelişim dönemine uygun bilgilendirme yapılmalıdır. Yaşından fazla bilgi çocukta kafa karışıklığı yapabilir.
    3. Kısa ve Net Cevaplar: Kısa, gerçek ve net cevaplar vermelisiniz.
    4. Beden Dili: Yetişkinin beden dili, konuşulanların içeriğinden ve kullanılan dilden daha önemlidir. Bu nedenle konuşurken yüz ifadenize, ses tonunuza dikkat etmelisiniz.
    5. Bilgi Veren Kişi: Bilgi veren yetişkinle özdeşim, duygusal olgunluğu kolaylaştırdığı için kız çocuğuna annenin, erkek çocuğuna ise babanın bilgi vermesi daha doğaldır.
    6. Gebelik ve Doğum: Gebelik ve doğumla ilgili bilgilendirmede, acılar ve sıkıntılar değil anne olmanın güzelliği anlatılmalıdır.
    7. Bilimsel Terimler: Cinsel organlar çeşitli adlandırmalar ile değil “vajina”, “penis”, “testis”, “meme” gibi bilimsel adları ile öğretilmelidir.
    8. Üstünlük Algısı: Erkek çocuğa, penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığı, yetişkinlerin bu organa odaklanmayıp doğal olarak algılamalarıyla öğretilebilir.
    9. Vücut Farklılıkları: Çocuk, anne-babasının vücudunu görmek ister. Bunu doğal olarak kabul etmek gerekir. Çocuk ne kadar küçük yaşta anne-baba farkını görürse o kadar az soru sorma ihtiyacı hisseder.
    10. Reddetme ve Azarlama: Reddetme ve azarlama tepkileri gösterilmemelidir. Çocuk kendini suçlu hissetmemelidir.
    11. Cinsiyete Uygun Giydirme: 3-4 yaşından sonra cinsiyete uygun olarak giydirme ve rol beklentileri geliştirme, oyuncak seçimi, cinsel kimliğe uygun ebeveyn ile iletişim önem kazanır.
    12. Özel Alan: Çocuğa cinsel organını keşfederken, bunu herkesin önünde yapmanın uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğa vücuduna sahip çıkabileceği, başkalarının dokunma isteğine hayır diyebileceği anlatılmalıdır.
    13. Büyüklerin Dokunması: Özellikle de çocuğa kendisinden büyük kişilerin cinsel organına dokunmasının uygun olmadığı anlatılmalıdır.
    14. İstismar Durumunda: Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (15 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (15 Ocak 2025)

    Ay Aslan burcunda ilerliyor. Bu 2.5 günlük zaman diliminde yaratıcılığımız artabilir. Hobilerimize zaman ayırabilir, yeni projelere başlayabiliriz. Ancak egoyla hareket etme eğiliminde olabiliriz., bu nedenle dengeli olmaya özen göstermeliyiz. Kalp ve sırt ağrılarına karşı da dikkatli olalım.
    Yarın tam açı yapacak olan Mars – Güneş karşıt açısının etkisi şimdiden başladı. ve 4-5 gün boyunca etkili olacak. Bu dönemde enerjimizi doğru kullanmalı ve hedeflerimize odaklanarak yönlendirmeliyiz.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (14 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (14 Ocak 2025)

    Bugün derinden etkileniyoruz.
    Saat 01:26’da Yengeç burcunun 23 derecesinde bu yılın ilk dolunayı gerçekleşiyor. Bu dolunay, retro hareketinde olan savaş ve mücadele gezegeni Mars eşlik ediyor. Ayrıca Plüton ile karşıt, Chiron ile kare açı yapıyor. Bu nedenle etkileri oldukça sert olabilir ve duygusal patlamalar yaşanabilir. Geçmişten gelen travmalar tetiklenebilir, yüzleşmeler gündeme gelebilir.

    Gayrimenkul konuları ve aile içi meseleler ön planda olabilir. Geçmişle barışma süreci yaşanabilir. Bu dolunayla birlikte herkes niyetini ortaya koyacak, hiçbir şey ‘gri’ kalmayacak. Herkes ektiğini biçecek. Ancak Mars, Yengeç burcunda rahat etmediği bir konumda olduğu için içsel dengemiz bozulabilir. Yengeç dolunayında duygularımızı bastırmamız zor olacaktır. Bu dönem, nostaljik bir hava taşıyor.

    Dolunay haritasında yükselen burç Terazi, yöneticisi Venüs ise Balık burcunda. Venüs’ün bu konumu, zorlayıcı duygulara rağmen bir nebze de olsa rahatlama ve denge sağlayabilir. Ancak POLLUX sabit yıldızının dolunay etkisine eşlik etmesi, duygularımızın karanlık yönüyle yüzleşmek zorunda kalacağımızı gösteriyor. Bu yüzleşmeden güçlenerek çıkabiliriz. Dolunayın etkisiyle alınan kararlar kadersel ve uzun vadeli olabilir. Dolunayın etkisi yaklaşık 15 gün sürecektir.

    Aynı gün Venüs- Jüpiter karesi aktif hale geliyor. Bu açı, harcamalarda aşırılığa kaçmamamız ve finansal risklerden uzak durmamız gerektiğini vurguluyor. Bu etki 5 gün boyunca hissedilebilir.

    Ay, saat 07:45 ile 12:12 arasında boşlukta olacak ve ardından Aslan burcuna geçiş yapacak. Bu süre zarfında önemli işlerimizi Ay boşluktayken yapmamaya özen göstermeliyiz.

    Bu dönem, içsel dengemizi korumaya çalışarak yüzleşmeleri fırsata dönüştürmek için uygun bir zaman olabilir.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (13 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (13 Ocak 2025)

    Ay, Yengeç burcunda ilerliyor ve duygularımız yoğun olabilir. Aile ile ilgili konular ön plana çıkabilir. Bu süreçte mide, göğüs bölgesi ve öksürük gibi sağlık sorunlarına karşı dikkatli olunması gerekebilir.

    Mars – Neptün ve Güneş- Uranüs üçgen açısı tam kavuşumda: bu etkileri en çok bugün hissedebiliriz. İlham ve yaratıcılığımızı kullanarak önemli sonuçlar elde edebiliriz. Bu açı, hayalleri gerçeğe dönüştürmek için en güçlü enerjilerden biridir. Alışılmışın dışına çıkarak farklı şeyler denemek gerekebilir.

    Yengeç burcunda gerçekleşecek olan zorlu dolunayın etkisi altına girmeye başladık. Enerjimiz düşük olabilir ve ruhsal olarak yorucu bir dönem yaşanabilir.

    Bu süreçte içsel dengenizi korumaya özen gösterin ve hayal gücünüzü pozitif bir şekilde kullanmaya çalışın.
  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (12 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (12 Ocak 2025)

    Ay, saat 3:03 ile 7:24 arasında boşlukta olacak ve ardından Yengeç burcuna geçiş yapacak. Bu durum, aile ve yuva konularını gündemimize taşıyabilir.

    Ay Düğümleri Yer Değiştiriyor…

    Bugünün en önemli astrolojik olayı, Ay düğümlerinin yer değiştirmesi. 12 Ocak 2025’te başlayacak bu süreç, 27 Temmuz 2026′ da sona erecek. Bu dönemde Güney Ay düğümü Başak burcunda, Kuzey Ay düğümü ise Balık burcunda olacak. Ay düğümleri geçmişten getirdiğimiz dersleri ve ilerlememiz gereken yönü temsil eder.
    Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Koç – Terazi aksında deneyimler yaşadık, özellikle ilişkilerde önemli sınavlardan geçtik. Şimdi Başak – Balık aksına geçiş yapıyoruz.
    – Başak burcunun eleştrisel, mükemmeliyetçi ve yönetici enerjisini dengelememiz gerekiyor. Kontrol etmek yerine akışta kalmayı öğrenmek, elimizden geleni yaptıktan sonra ilahi akışa güvenmeyi vurgulayan bir dönem.
    – Başak burcunu gölge yönlerinden uzaklaşarak, Balık burcunun sevgi, merhamet ve yaratıcılık enerjisini hayatımıza dahil etmemiz önem kazanıyor.

    En çok etkilenecek burçlar: İkizler , Yay, Başak, Balık.

    Bu dönem, ilahi adaletin yerini bulacağı, hizmet etme temasının öne çıkacağı bir süreç olacak. Ancak Neptün’ün Balık burcunda olması nedeniyle salgın hastalıklar gündemimizde olabilir. Balık burcunun ruhsal yönlerini daha çok yönelmemiz gerekecek. Enerjimizi doğru kullandığımız sürece hayatımızda yeni kapılar açılacak.

    Mars – Neptün üçgen açısı; hayallerimizi gerçekleştirmek için fırsatlar sunuyor. Bu açı 4-5 gün etkisini sürdürecektir. Mars Retro hareketinde olduğundan yarım kalan hayallerimizi tamamlamak, yeni ilişkiler kurmak için ideal bir zamandayız.

    Güneş – Uranüs etkisi de devam ediyor. Rutinlerden çıkıp yeniliklere ve değişimlere açık olmak, daha özgür bir enerjiyle hareket etmek önem kazanıyor.

    Özetle, Başak – Balık aksında başlayan bu yeni döngü, ruhsal dengemizi koruyarak hizmet ve yaratıcılık enerjisiyle ilerlememizi sağlayacak.
  • Uyku ve Fiziksel Aktivitenin Erken Doğumda Kritik Önemi

    Uyku ve Fiziksel Aktivitenin Erken Doğumda Kritik Önemi

    Hamilelikte Uyku ve Aktivite Düzeni: Erken Doğumu Önlemede Kritik Bir Faktör

    Biyolojik saatinizdeki düzensizlikler, doğum zamanınızı etkileyebilir ve hem bebeğinizin hem de sizin sağlığınız üzerinde önemli sonuçlara yol açabilir (Hsu, C.-N. & Tain, 2020; Martin-Fairey et al., 2019).

    2023 yılında yapılan bir araştırmada, hamilelik süresince uyku ve aktivite düzenlerinin gebelik sonuçları üzerindeki etkisi derinlemesine incelenmiştir. Araştırma kapsamında 1.083 hamile kadın, gebelikleri boyunca giyilebilir cihazlarla izlenmiş ve toplamda 181.944 saatlik veri toplanmıştır. Bu veriler, bir makine öğrenimi modeli kullanılarak analiz edilmiştir. Amaç, uyku ve aktivite düzenlerindeki sapmaların erken doğum ve diğer olumsuz gebelik sonuçlarıyla ilişkili olup olmadığını tespit etmekti.

    Araştırmanın Önemli Bulguları

    Araştırmacılar, hamilelikteki doğal ritmi yansıtan bir “biyolojik saat” geliştirmiştir. Bu saate göre, hamilelik sırasında fiziksel aktivite ve uyku düzenlerindeki normal ritimden sapmaların gebelik sonuçlarıyla güçlü bir ilişki içinde olduğu bulunmuştur. Özellikle şu bulgular dikkat çekmiştir:

         1.    Uyku Düzeninin Önemi:

            •  Hamileliğin ilerleyen haftalarında doğal olarak uyku ritminde bozulmalar meydana gelebilir. Model, hamilelik haftasını olduğundan ileri tahmin ettiğinde (daha fazla uyku bozukluğu tespit edildiğinde), erken doğum oranının %144 arttığı görülmüştür.

            •  Buna karşılık, model hamilelik evresini olduğundan geride tahmin ettiğinde (daha az uyku bozukluğu yaşandığında), erken doğum oranının %52 azaldığı belirlenmiştir.

         2.    Aktivite Seviyeleri:

            •  Hamilelikteki son bir haftalık aktivite seviyeleri, kişinin risk grubunda olup olmadığını belirlemede önemli bir gösterge olmuştur.

         3.    Erken Müdahale İmkanı:

            •  Uyku kalitesi veya aktivite düzeyi belirli bir sınırın altına düştüğünde, modelin sağladığı bilgilerle bireylerin risk durumları erken tespit edilebilir ve bu konuda yönlendirme yapılabilir.

    Bu Bulgular Ne Anlama Geliyor?

    Uyku ve fiziksel aktivite düzenlerinin sadece anne ve bebeğin sağlığı için değil, aynı zamanda erken doğum gibi ciddi risklerin önlenmesi açısından da kritik olabilmektedir. Hamilelik sırasında bu düzenlere dikkat etmek, sağlıklı bir gebelik süreci geçirmenize yardımcı olabilir.

    Öneriler

         1.    Uyku ve Aktivite Düzeni: Hamilelik süresince düzenli uyku ve fiziksel aktivite alışkanlıkları geliştirin. Yeterince uyuduğunuzdan ve gün içinde aktif kaldığınızdan emin olun.

         2.    Teknolojiden Yararlanın: Giyilebilir cihazlar gibi teknolojileri kullanarak uyku ve aktivite düzenlerinizi takip etmeyi düşünebilirsiniz. Bu cihazlar, günlük ritminiz hakkında objektif veriler sağlar.

         3.    Sağlık Kontrolleri: Uyku ve fiziksel aktivite alışkanlıklarınızı düzenli olarak doktorunuzla paylaşın. Bu, sağlık uzmanlarının sizin için en iyi tavsiyeleri ve müdahaleleri sunmasına olanak tanır.

    Sonuç olarak;

    Bu çalışma, teknolojinin ve sağlık izleme araçlarının hamilelikte ne kadar etkili bir rol oynayabileceğini gözler önüne seriyor. Düzenli uyku ve fiziksel aktivite alışkanlıkları, yalnızca sağlıklı bir gebelik süreci için değil, aynı zamanda olumsuz gebelik sonuçlarının önlenmesi için de büyük bir fırsat sunuyor. Giyilebilir cihazlar gibi modern araçlardan yararlanarak, hem bebeğinizin hem de kendi sağlığınız için daha bilinçli adımlar atabilirsiniz.

    Kaynakça

    Hsu, C.-N., & Tain, Y.-L. (2020). Light and circadian signaling pathway in pregnancy: Programming of adult health and disease. International Journal of Molecular Sciences, 21(6), 2232. https://doi.org/10.3390/ijms21062232

    Martin-Fairey, C. A., Lee, H., Wang, R., Sun, H., Roenneberg, T., Prasad, A., Jungheim, E. S., & England, S. K. (2019). Pregnancy induces an earlier chronotype in both mice and women. Journal of Biological Rhythms, 34(4), 323–331. https://doi.org/10.1177/0748730419847036

    Ravindra, N. G., Espinosa, C., Berson, É., Phongpreecha, T., Zhao, P., Becker, M., Chang, A. L., Shome, S., Marić, I., De Francesco, D., Mataraso, S., Saarunya, G., Thuraiappah, M., Xue, L., Gaudillière, B., Angst, M. S., Shaw, G. M., Herzog, E. D., Stevenson, D. K., England, S. K., & Aghaeepour, N. (2023). Deep representation learning identifies associations between physical activity and sleep patterns during pregnancy and prematurity. npj Digital Medicine, 6(1), Article 171. https://doi.org/10.1038/s41746-023-00911-x

  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (11 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (11 Ocak 2025)

    Ay, İkizler burcundaki seyrine devam ediyor. Gün boyunca bilgi alışverişi ve iletişim konuları ön planda olacak.
    Ayrıca bugün, Güneş ile Uranüs arasında olumlu bir açı gerçekleşiyor. ve bu etki 4-5 gün boyunca hissedilecek. Bu açı, ‘beklenmeyeni bekle’ mesajını taşır. Bu hafta isyankar tavırlarımızın farkında olmamız önemli. Güneş kimliğimizi, Uranüs ise beklenmedik değişimleri ve özgürlük arayışını temsil eder. Kişisel özgürlük ihtiyacımız artabilir ancak bur durum, toplumla çatışmalara neden olabilir. Sıra dışı deneyimlere açık bir zaman dilimindeyiz.

    Bu açı, ani ve beklenmedik olaylarla şekillenir.:
    * Beklenmeyen kazançlar
    *Sıra dışı insanlarla tanışma fırsatı
    *Sürpriz ortaklık haberleri
    *Otorite figürleri ile ilgili yer değişimi durumlarla karşılaşabiliriz.

  • Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (10 Ocak 2025)

    Gökyüzü Bugün Neler Söylüyor? (10 Ocak 2025)

    Ay, saat 1:49 ile 4:06 arasında boşlukta olacak. Önemli işlerimizi bu saatlerden önce tamamlamaya özen gösterelim. Saat 4:06’dan sonra Ay, ikizler burcuna geçiş yapacak.

    Ay ikiler burcundayken iletişim ve bilgi alışverişine daha açık oluruz. Ticari işler hız kazanabilir, yarım kalan işlerimizi tamamlayabiliriz. İkizler burcu, bedenimizde eller, kollar ve omuzları temsil eder. Bu nedenle, bu bölgelerle ilgili tedavilere başlamak için uygun bir dönem olabilir.
  • Doğum Sonrası Depresyon ve Annelik Kaygıları ile Başa Çıkma

    Doğum Sonrası Depresyon ve Annelik Kaygıları ile Başa Çıkma

    Doğum sonrası depresyon, yeni annelerin %10-20’sinde görülen ama çoğu zaman fark edilmeyen bir süreç. Ağlama krizleri, kendini kötü hissetme, yataktan çıkmak istememe, iletişimden kaçma… Bir de bu duygulara “Bebeğime bağlanamıyorum, kötü bir anne miyim?” düşüncesi eklenince, işin içinden çıkılmaz bir hal alabilir.

    “Ya Yetemezsem?” Kaygısı

    Doğum sonrası birçok annenin zihninde dönüp duran bir soru bu: “Ya yetemezsem?” İşin kötü yanı, sosyal medya bu kaygıyı daha da körüklüyor. Gördüğümüz “Insta Mom” paylaşımları, bir nevi 21. yüzyılın “zamane teyzeleri.” Anneler, sosyal medyadaki mükemmel karelere baktıkça kendi anneliklerini sorguluyorlar:

    • “Çocuğuma uykusunda klasik müzik dinletmeliyim.”
    • “Kitap okumazsam kelime haznesi gelişmez.”
    • “Şu marka bebek arabası almadan olur mu?”

    Bu tür düşünceler, anne üzerinde “yetersizim” hissi yaratıyor. Ama işin aslı şu: Bebeğinizin ihtiyacı olan şey, şefkatli bir dokunuş, ihtiyaçlarının karşılanması ve güvende olduğunu hissetmek. Hepsi bu kadar!

    Geçmişten Gelen Gölgeler

    Bazen doğum sonrası depresyonun kaynağı, kendi çocukluğumuzda saklıdır. Eğer annenizle sağlıklı bir bağ kuramadıysanız ya da ihtiyaçlarınız yeterince karşılanmadıysa, bilinçdışı bu eksiklikleri tekrar hatırlatabilir. Anne olduğunuzda, kendi annenizle yaşadığınız duygusal deneyimler adeta zihninizin derinliklerinden geri gelir. Depresyonunuzun tetikleyicilerinden biri bu olabilir.

    Kayıp ve Kimlik Çatışması

    Annelik, sadece bir bebeğin dünyaya gelişi değil, aynı zamanda sizin de yeni bir kimlik kazanmanız anlamına gelir. Alışkanlıklarınızı, fikirlerinizi, düşüncelerinizi zor değiştirebilen biriyseniz, annelikle birlikte yeni kimliğinize alışmak haliyle size zor gelebilir. Genelde “eski kimliğinize veda etmek” diye nitelendirenler de olur, ama ben bunu böyle görmüyorum. Bahsedilen “Eski kendine veda et” kavramında, eski siz olduğunuz için bugün anne oldunuz. O deneyimleriniz şu anki sizi yarattı. Aksine, şimdi yeni bir sıfat daha eklendi size: “Anne.” Bu durumda, geçmişle vedalaşma yerine, yeni kimliğinize merhaba demek insanı daha kabul edilebilir kılıyor.

    Doğum Sonrası Depresyonla Nasıl Başa Çıkılır?

    • Destek Sistemleri: Doğum sonrası depresyonla mücadelede bir destek ağı oluşturmak çok önemlidir. Terapistten destek almak, bu süreçte hem sizi hem de bebeğinizi rahatlatacaktır.
    • Geçmişle Barışmak: Terapide, annenin kendi çocukluk deneyimlerini ve bilinçdışı çatışmalarını keşfetmesi, bu sürecin daha sağlıklı bir şekilde atlatılmasına yardımcı olabilir.
    • Kendine Şefkat: Anne olmak, mükemmel olmak değildir. Bebeğinizin ihtiyaçlarını karşılamak, onun mutluluğu için yeterlidir.

    Doğum sonrası depresyon, pek çok kadının yaşadığı ama söylemekten suçluluk duyduğu bir süreçtir. Hissettikleriniz size bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Yardım istemekten çekinmeyin. Her annenin deneyimi farklıdır; sizin yolculuğunuz da sadece bebeğinize ve size özeldir.