Gebelik süreci ve anne olmak… Hepimizin zihninde büyülü bir tablo var: karnınızda bir bebek taşıyorsunuz, yüzünüzde huzurlu bir gülümseme, etrafınızda mutluluk dalgaları… Ama durun bir dakika, gerçekten böyle mi? Sosyal medyada gördüğümüz o mükemmel anne profilleriyle kendi gerçeklerimizi karşılaştırdığımızda, ister istemez “Ben niye böyle hissetmiyorum?” diye düşünüyoruz. Bu çelişkiler, anne adaylarının duygusal hazırlığını çok etkiliyor.
Biraz içten konuşalım mı? Hamilelik, toplumsal olarak hep idealize edilir. Bizim kültürümüzde, “Cennet annelerin ayaklarının altındadır.” diye öyle güçlü bir cümle var ki, sanki her kadın doğuştan “anne olma” yetisiyle doğmuş gibi düşünülüyor. Ama gerçek şu ki, bu süreçte kaygılanmak, soru işaretlerine boğulmak, hatta kendinizi sorgulamak tamamen normal.
Bebeğime Yetecek Miyim?
Belki de hamilelikte en çok kafayı kurcalayan sorulardan biri bu: “Bebeğime yetecek miyim?” İster istemez bir suçluluk duygusu doğuyor: Ya eksik kalırsam? Ama işte burada devreye “yeterince iyi anne” kavramı giriyor. Kusursuz olmanıza gerek yok çünkü bebeğinizin size ihtiyacı var, mükemmel bir versiyonunuza değil. Bebek, ihtiyacını anlayan ve elinden geldiğince karşılayan bir anneyle büyümeye hazır.
Bedenim Değişiyor, Ya Ben?
Hamilelik, fiziksel olarak da büyük değişimler getiriyor. Tartıdaki rakamın arttığını görmek, vücut şeklinizin değişmesi, esneyen bedeninize ait çatlaklar… Bazen aynaya bakıp “Bu gerçekten ben miyim?” diye düşündüğünüz oluyor, değil mi? Ama unutmayın, bu değişim bebeğinizin sağlığı için. Kendinize biraz anlayış gösterin. Hamilelik bir süreçtir; vücudunuz bu süreçte büyüyor ve dönüşüyor. Hamilelik süreci kalıcı olmadığı gibi, kilolar da kalıcı değil. Artık çatlaklara bile çözüm var!
Bilinmeyene Yolculuk
Doğum nasıl olacak? Peki ya bebeğimin sağlığı? Bunlar bilinmeyene duyulan doğal bir korku aslında. Özellikle ilk kez anne olacaklar için bu sorular daha da ağır basıyor. Ama şunu bilmek önemli: İnsan beyni bilinmeyene korku duyar. Bu durumun doğallığının farkında olmak gerek.
Kendi Annenizden Kalan İzler
Bazı anne adayları, hamilelikte kendi anneleriyle ilgili duyguları fark ediyor. “Anneme hiç benzemek istemiyorum.” ya da tam tersi “Onun gibi olmayı becerebilecek miyim?” düşünceleri sık sık akla geliyor. Eğer annenizle kötü deneyimler yaşadıysanız, bu duygular daha da yoğun olabilir. Ama korkmayın; sizin hikayeniz size ait. Annenizle yaşadığınız kötü deneyimlerden kalan yüklerle yola devam etmek zorunda değilsiniz.
Bunları hiç fark etmeyebilirsiniz ama beynimiz bunları asla unutmaz. Yaşadığınız travmalar, vereceğiniz tepkilerle ilişkilendirilir. Anne olmak istememe, doğum sonrası yaşanan depresyon… Hepsi yaşadığınız kötü deneyimlerle bağlantılı olabilir. Psikolojik destek almak ise bu süreçte en büyük ilaç olur.
Sonuç Olarak…
Hamilelik süreci ve annelik, kendi doğum sürecimizle de bağlantılıdır. Hem kendinizin hem bebeğinizin sağlıklı bir süreç geçirmesini istiyorsanız, önce kendi annenizle olan doğum sürecinizi ele almanız gerekebilir. Hamilelik, beklentiler ve gerçekler arasında bir denge kurmayı öğrenmek demektir.
Mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Kaygılarınız, korkularınız, hatta zaman zaman hissettiğiniz o suçluluk duyguları normal. Kendinize karşı şefkatli olun. Annelik yolculuğu, tüm bu duygularla şekillenen, size ait bir deneyimdir.
Bu yazıyı okuyan tüm anne adaylarına söylemek istiyorum:
“Sen yeterince iyi bir annesin. Bir şeyler olması gerekenden daha kötü gidiyorsa, önce kendi doğumundan başla.”
Psikolog Dilan Yücel